ÇAĞIN HASTALIĞI: ŞİRK VE KÜFÜR

Son zamanlarda müslümanlar arasında yaygın bir hastalık olduğu ileri sürülen “şirk ve küfür” hususunda Din Görevlileri Derneği Başkanı ve Uçbağlar Camii İmamı Abdulkadir Ateş, bu iki kavramın ne olduğu hakkında bilgi vererek, bunlardan korunmanın yollarını anlattı. Radyo Huzur’da “Huzurlu Sabahlar” programında konuşan Ateş, önce şirk hakkında açıklamalarda bulundu. Şirkin iki kısıma ayrıldığını anlatan Ateş, bunların neler olduğunu şu sözlerle açıkladı.

“Şirk Allah’a ortak koşmaktır. Bu, şirk-i celi ve şirk-i hafi olmak üzere ikiye ayrılır. Yani Allah bir olduğu halde “Allah ikidir” demek, Allah’a ortak koşmaktır ve şirktir. Allah doğmadı ve doğrulmadı. Allah’a baba, evlat veya eş  isnat etmek de şirktir. Bu bizim için en tehlikeli şirk çeşidi, yani şirk-i hafidir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Ben ümmetim için 3 şeyden çok korkuyorum” buyuruyor. “Birisi kadının fitnesi, diğeri dünya, bir diğeri de riyadır”. Şirk-i hafi:Gizli şirk. Yani bir anlamda riya denilebilir. İbadetlere Allah muhafaza bilerek ya da bilmeyerek bazen riya ve gösteriş katılabilir. Bundan dolayı Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle dua etmemizi tavsiye buyurmuş. “Allah’ım bildiğim şirkten sana sığınır, bilmediğimden affını umarım”. Mesela İmam Gazali bu işi o kadar incelemiş ki, diyor ki “Bir kimse evde namaz kılarken, hızlı hızlı kılarda, camide ise milletin içinde yavaş yavaş namaz kılarsa bu riyadır”. Bizim de bunlara karşı uyanık olmamız lazım, tedbirler almamız lazım. Günümüzde mesela adam camiye yardım edecek, diyor ki “sen buraya ismimi yazarsan ben bu camiye yardım ederim”. Şimdi Rabbim inşallah onlarında niyetini kabul etsin ama şunu da söyleyelim. Riya çok tehlikeli. Mesela bazen bir ses, hitabet, diksiyon, güzellik, güzel bir yüz, malını cömertçe harcamak, alim olduğundan dolayı ilmi çok, becerisi fazla veya hafızası güçlü, bunların hepsi bir riya vesilesi, bir gösteriş vesilesi olabilir. Bunlardan Rabbimize sığınmamız gerekiyor. Şirk-i hafi’den uzak durmamız gerekiyor”

Diğer taraftan küfür konusuna da değinen Ateş, küfrün de ikiye ayrıldığını, bunların birinin tedavi edilemez bir hastalık, bir diğerinin ise tedavi edilebilecek bir hastalık olduğunu belirtti.

“Küfür inkar anlamına gelir. Küfür, ya cehli’dir, ya da inadidir. Küfr-ü cehl-i, cehaletten dolayı inkar etmektir. Küfr-ü inadi de inadından dolayı inkar edip küfre düşmektir. Mesela  adam her şeyi biliyor, tevhidin, şirkin, imanın ne olduğunu iyi biliyor ama inadından dolayı bile bile inkar ediyor. Bir örnek daha verelim. Ebu Cehil’e diyorkar ki “Şuan kimse aramızda yok, gerçekten Hz. Muhammed Allah’ın Resulü değil mi?” Ebu Cehil’in ifadesi aynen şöyle: Siz deli misiniz yahu? Hz. Muhammed’in yalan söylediğini hiç gördünüz mü? Vallahi bugüne kadar o hep ne dediyse doğru söyledi. O Allah’ın Peygamberidir. Ama biz bugüne kadar kabile olarak onlarla yarıştık. Ama şuan öyle bir şey geldi ki, o Peygamberlik bizde diyor. Eğer bizde Peygamberliği Muhammed’e verirsek, onların aşireti iktidar olacaktır, dolayısıyla biz Peygamberliği ona vermeyiz”. Ebu Cehil bu sözleriyle küfrünün inadi olduğunu açıkca ortaya koyuyor

Bazı küfür vardır ki o da cehlidir. Cehaletten dolayıdır. Rabb’im bizi bundan sakındırsın. Belki bu cehli küfrün tedavisi olabilir. Mesela diyelim ki, dünyanın bir ucunda, bir ormanda, mağarada yaşayan bir insan, hiçbir şey duymamış, dinimiz hakkında bir şey bilmiyor. Böyle bir kimse sadece “Allah birdir” derse, belki Allah onu kurtarır. Gerçi hamd olsun, teknoloji ilerledi, artık dünyanın her tarafına her türlü haber gidiyor. Ama olabilirki bizlerde bazen bilmeden yanlış konuşabiliriz. Bunun için iman ile ilgili ilkeleri, kardeşlerimden rica ediyorum, lütfen, imanın ilkelerini doğru dürüst öğrenelim, imanı bozan şirk nedir, hangi ilkeler şirkin içerisine girer, küfür nedir, hangi sözler küfrün içerisindedir, bunları lütfen ayrıntılı bir şekilde öğrenelim”