Hamdi
Temel kimdir?
Uzun yıllar Dicle
Üniversitesinde çalıştıktan sonra Bozok Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi
Farmakoloji Anabilim Dalına profesör olarak atandım. Kimya ve sağlık
yönetimlerinde iki lisansımı tamamdım. Kimya ve Farmakoloji ve Toksikoloji
alanlarında iki doktora yaptım.
Yaklaşık 14 yıldır profesör olarak çalışmaktayım. D.Ü. Eczacılık
fakültesinin kurucu dekanıyım ve Dicle Üniversitesi Bilim ve Teknoloji Uygulama
ve Araştırma laboratuvarını kurarak iki kurumdan akredite olmuş eşsiz bir
laboratuvar kurarak onun kurucu müdürlüğünü de yaptım. Bu zamana kadar 127 si
uluslararası olmak üzere 142 adet yayınım ve 300’den fazla sözlü ve poster
sunumlarım vardır. 38 proje tamamladım. Susuz aşk yaşanmaz ve Naylon aşkı
öldürür adlı kitaplarım vardır.
Plastik
ürünler yerine hangi ürünler kullanmalıyız?
Plastik ambalajlı ürünler
bizler öyle hapsetmiş ki, ne almak istesek bir plastik ile kaplı olduğunu
görüyoruz. İçeceklerimizden tutun, yiyeceklerimize kadar her şey plastikte.
Artık annelerimizin yaptıkları sarmalar bile plastik ile kuşatılmış bir
durumda. Buna bir dur demek gerekmektedir. O yüzden alternatifler
geliştirmeliyiz ama pratik olarak en azından bez torbaların yaygınlaştırılması
ve cam kapların teşvik edilmesi gerekmektedir.
Plastik
kullanımında azalma açıklandı. Bu konu hakkında düşünceniz nedir?
15 yıla yakından
Türkiye’nin hemen hemen her yerinde konferanslar veriyorum, TV programlarına
katılıyorum, radyo söyleşileri yapıyoruz. Benim gibi çok akademisyen ve gönüllü
kuruluşlarda bu konuya çok eğildiler ve şuan ki hükümetimizde ciddi önlemler
almaya başladı. Yıllar önce naylon poşet kirliliğinden 10 kuruşa kurtuluruz
diye bir demecim vardı. Şuan 25 kuruş oldu çok şükür. Herkes ihtiyacı kadar
alıyor ve naylon poşet kirliliği yüzde 75’ler oranda azaldı diye bilgiler
geldi. Çok sevindirici haberler.
Kanser
olmamızın ana sebebi plastik mi?
Sadece plastiklere
bağlamak doğru değil tabiki. Kanser olma çok etkenlere bağlıdır. Bunlardan bir
tanesi de plastik kirliliğinden ortaya çıkan ve çözünmesi sonucu toprağa,
bitkiye, hayvana ve sonunda insana geçen kimyasallar olabilir. Çünkü gün
geçtikçe kanser hastalıklarında artış söz konusu olmaktadır. Hunharca
çevremizi, toprağımızı, suyumuzu kirletiyoruz ve tüm canlılar etkilenerek hasta
olmaktayız.
Plastik
kullanımı minimum seviye indirmek için nasıl önlemler alabiliriz.
Öncelikle neden plastik
kaplı ürünlerden uzak durmamız gerektiği doğru bir şekilde anlatılmaktadır.
Devlet, üniversiteler, belediyeler, tüm STK’lar bunun için eğitici programlar
yapmalıdır. Alternatiflerin çeşitliliği artırılmalı ve pratik şeyler
yapılmalıdır. Cam sanayi güçlendirilmeli, tek kullanımlık olmayanlar veya bez
torbaların kullanımları teşvik edilmelidir.
Dünyadaki
‘’ tıp fakültesi, diş hekimliği, eczacılık, veteriner fakültesi’’ sayılarının
artmasına parelel sebep ne?
Sağlık çok önemlidir.
Bizler çevremizi , toprağımızı suyumuzu, havamızı ne kadar çok kirletirsek o
oranda da sağlık problemleri ile karşılacağız demektir. Tüm canlılar hasta
artık ne yazık ki. Bu yüzden sağlık ile ilgilenen tüm fakültelere ihtiyaçlar
gün geçtikçe artmaktadır. Nedenlerinden birisi bu olabilir. Çünkü mezun
olduklarında mesleklerinin garantisi oldukça fazladır.
‘’Naylon
Aşkı Öldürür’’ kitabın ana fikri nedir?
Alışveriş yaparken
herkeste fazladan naylon poşet alma duygusu oluşmuştu. Bedava diye herkes
ihtiyacından çok daha fazlasını alıyordu, bu da sonradan aşka dönüştü. Ama bu
aşk naylonların çevreye verdiği kirlilik ve çözünmeden dolayı verdiği zarardan
dolayı hastalıklar olarak karşımıza çıktı. Bizde bu şak öldürür dedik, kitabımızın ismi naylon
aşkı öldürür olarak piyasaya çıktı.
Tüm
canlılar plastikten etkilenir mi? Etkilenirse nasıl olur?
Hemen
hemen tüm canlılarda mikroplastikler tespit edilmeye başlandı. Topraklarımız
kirli, hava kirli, sular kirli artık. Gözle görünmeyen mikroplastikler ile tüm
dünyamız kuşatılmış durumdadır. Belki kesin bir kanıt ile mikroplastikler şu
hastalıklara zarar veriyor diyemiyoruz. Ama bu kadar mikroplastikler ve
onlardaki katkı maddeleri bir gün çok büyük zararlar verdiğini göreceğiz.
Okyanuslardaki balinalardan tutun, anne sütüne kadar, içtiğimiz çaylardan
tutun, daha dünyaya gelmemiş bebeklere kadar her canlı ve cansız
mikroplastiklerden nasibini almaktadır.
Koronavirüsün
plastik üretimine etkisi nedir?
Dolaylı etkisi olabilir,
çünkü sağlıklı vücuda koronavirüsün etksi ya çok az oluyor yada hiç
etkilemiyor. Bu yüzden sağlıklı bir yaşam tarzımız olursa koronayı rahat
atlatabileceğiz. Çünkü gerçekten plastik kirlilikten gelen zararlı kimyasallar
ve mikroplastikler sağlığımızı tehdit ediyor. Birde alışverişlerde renkli
poşetleri kullanmamak daha doğru çünkü renkli poşetlerde koronavirüsün tutunma
ihtimali daha fazla olabiliyor.
Kullandığınız
plastik rengi fark eder mi?
Tabiki çok fark ediyor, özellikle de siyah poşetlerden
tamamen uzak durmak gerekiyor. Çevreden toplanan plastikler geri dönüşüm ile
naylon poşet yapımda kullanılıyor, belli sıcaklığa getirilmez ise buralarda
mikrobiyal kirlilikler oluşma ihtimali çok fazladır. Bir de siyah boya
kullanıyorsa ve de ot öldürücü böcek öldürücü ilaçların plastik kaplarıda bu
naylon poşet üretiminde kullanılıyor sa vay halimize.
‘’Susuz
Aşk Yaşanmaz’’ kitabında yazarın vermek istediği mesaj nedir?
Tüm canlılar için su çok
önemlidir. Günlük ihtiyacımız kadar su içmek zorundayız. Her akşam çoğu
programlarda su için diye bilim adamları nasihatlar etmektedir. Ancak hangi
suyun içilmesi gerektiği ve neden içilmesi gerektiği iyice bilinmektedir. Çünkü
su içmez isek hayat olmaz, bu tüm canlılar için geçerlidir. Eğer su olmaz ise
aşk da olmaz, naylon aşkı öldürür’ün devamı niteliğinde bir kitabımdır.
Suyun
tüm canlılar üzerindeki etkileri nelerdir? Bizler neden su içmeliyiz?
Tüm hastalıkların başı
vücudun susuz kalmasındandır diye özetleyebiliriz. Suyu taze su ve bayat su
diye ikiye ayırıyoruz. Bayat su hapsedilen su, taze su da akan sudur.
Hapsedilen sular; damacanlardan tutun pet şişelerdekilere kadar sudur ve
bunları özellikle de güneş ışınlarına çok mazur kalmış ise içmemek
gerekmektedir. En doğru su akan sudur.
İllerde
bulunan belediyelerin su kirliliğine yönelik çalışmaları nasıl olmalıdır?
Eğer belediyelerimiz de se ki bizim suyumuz güvenilirdir. Ozaman tavsiyem belediye sularının içilmesidir. Çünkü musluklardan gelen sular akan sulardır. Belediyelerimize çok önemli görevler düşmektedirler ve tam arıtımlarını sağlamaları gerekmektedir. Temiz suların halkımıza verilmesi demek çoğu hastaklardan kurtulmamız veya hasta olmamak demektir.
Bu röportajı yapmamızda emeği geçen Prof. Dr. Hamdi Temel hocama, İdealist Genç Düşünürler Derneği Başkanı Ömer Faruk Argun'a teşekkür ederiz.
Editörler: Sevda Piliç, Aycan Aslan
YORUMLAR